21 Şubat 2022

MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ

 


Av. Anıl YILMAZ 20 Şubat 2022

Öncelikle muhdesat kelimesinin sözlük anlamını belirtmek gerekir. Muhdesat, “sonradan meydana gelmiş, eskiden olmayan” anlamına gelir. Hukuken herhangi bir taşınmaz üzerinde bulunan yapılara muhdesat denilebilir. Bazı durumlarda üzerine yapı yapılan taşınmaz ile taşınmazın üzerindeki yapının malikleri farklı kişiler olabilir. Örneğin, miras nedeniyle ortaklığın giderilmesi davasında paylaştırılmak istenen taşınmazın üzerindeki herhangi bir yapı muris tarafından yapılmamış olabilir. Murisin vefatından daha sonra mirasçılardan birisi tarafından yapılan yapı muhdesatın aidiyetinin tespiti davasına konu olacaktır.

Yukarıda verdiğimiz örnek üzerinden ilerlersek, mirasçılar tarafından el birliği mülkiyetli yapı üzerinde daha önceden yapılmış yapının söz konusu mirasçı tarafından yapılmadığı varsayılırsa ortaklığın giderilmesi davasına konu olan taşınmaz ve yapı tüm mirasçılar arasında bölünecektir. Ancak bu durumda söz konusu muhdesatı yapmış olan kişinin emeği, maddi hakları ihlal edilmiş olur. Dolayısıyla bahse konu ortaklığın giderilmesi yahut muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmaza ilişkin birtakım davalarda, muhdesatın sahibi olan kişi söz konusu iddiasını tespit etmek zorundadır.

Muhdesatın kendisine ait olduğunu iddia eden kişi, daha önce de dediğimiz gibi bu iddiasını tespit etmek zorundadır. Yazımıza konu bu davada davacı, muhdesatın kendisine ait olduğunu delilleriyle ispatlarsa söz konusu yapının sahibi olduğu tespit edilir. Dolayısıyla ortaklığın giderilmesi davasını tekrar örnek verirsek söz konusu muhdesatın değeri lehine tespit yapılan kişiye verilecektir. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ortaklığın giderilmesi davasından farklı olarak kamulaştırma durumunda da ortaya çıkabilir.

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası bir taşınmaz üzerinde bulunan yapı adına açılabilir. Söz konusu muhdesatın sahipliği yönünde bir iddia ortaklığın giderilmesi davası esnasına ileri sürülmesi durumunda işbu iddianın dava olarak yönetilmesi ve bunun bekletici mesele yapılabilmesi için ortaklığın giderilmesi davası için görevli olan Sulh Hukuk Mahkemesi süre verecektir. Bahse konu süre içerisinde muhdesatın kendisine ait olduğunu iddia eden taraf, muhdesatın aidiyetinin tespiti davasını görevli olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde açmalıdır. Muhdesat iddiasının ortaklığın giderilmesi davasında diğer tarafça kabul edilmesi halinde ise aidiyete yönelik bir tespite de gerek kalmaz.

İşbu yazımıza konu olan davada davacı taraf daha önce de belirttiğimiz gibi iddiada bulunan kişi, davalı taraf ise muhdesatın bulunduğu taşınmazın malikleri olacaktır. Yani bahse konu davanın taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak malik yahut maliklerden birinin vefatı durumunda, dava mirasçılara yöneltilecektir. Aksi halde taraf teşkilinin sağlanmaması sebebiyle dava usulden reddedilebilir.

Bilindiği üzere hukukumuzda, istisnalar hariç, iddia eden iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Dolayısıyla bir vakıaya bağlanan hukuki veya maddi sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü taşıyacaktır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında da iddiada bulunan kişi yani davacı muhdesatın kendisine ait olduğunu ispat etmek zorundadır. Söz konusu ispat tanıklarla, özel veya resmi belgelerle olabilecektir. Aksi takdirde mahkeme davacı tarafın aleyhine hüküm verilebilir.


17 Şubat 2022

ANLATIM BİÇİMLERİ



 Bir olayı, duyguyu, düşünceyi, tasarıyı söz ya da yazıyla aktarmaya anlatım denir. Söz ya da yazıyla anlatıma yönelirken kurgulanan amaca, dinleyecek ya da okuyacaklar üzerinde bırakılmak istenen etkiye göre kullanılacak yönteme anlatım biçimi denir. 

Sanatsal Anlatım Çoğunlukla yazınsal türlerde karşımıza çıkan bu anlatım biçimi adından da anlaşılacağı üzere sanat amaçlıdır. Betimleme ve öyküleme olmak üzere ikiye ayrılır. 

1. Betimleme ( İzlenim Kazandırma, Tasvir Etme) Duyulara dayalı anlatım biçimidir. Bir varlığı, nesneyi ayırıcı nitelikleriyle anlatabilmek için kelimelerle resim yapar gibi anlatma, varlığı görünür kılmadır. 

“Gıcırdayan tahta merdivenlerle çıktığımız üst katta karşımıza kapısı ardına dek açık kocaman bir oda çıktı. Yerde antika sayılabilecek el dokuması kırmızılı lacivertli bir halı seriliydi. Karşı duvara dayalı konsolun üzerinde Saksonya lambaları duruyordu. Köşedeki minderin üzerinde Tekir dört ayağını germiş uyuyordu, bu odanın hâkimi benim, der gibiydi.” 

Betimleme ikiye ayrılır: 

Açıklayıcı (Öğretici) Betimleme: Öğretici niteliktedir. Coğrafya kitaplarındaki yer anlatımları buna örnektir.

 “Bu bölge Anadolu’nun Akdeniz kıyıları boyunca genişliği 120-180 km arasında değişen bir şerit meydana gelir. Batıda Ege Bölgesi’ne komşu olur…” 

İzlenimsel (Sanatsal) Betimleme: Sanat amaçlı olduğundan mecazlar, öznellik, benzetme, somutlama gibi söz olaylarıyla yapılır. Roman, öykü, şiir… türlerinde kullanılır, genellikle özneldir. 

“Birden havada karanlığı bir ustura gibi acısız ve bellisiz yaran bir beyaz şimşek parladı. Rüzgârın ıslaklığı içinde dumandan bir kol, bir ışıklı sis sütunu keramet gösteren nurdan bir asa gibi uzandı; ardından tatlı, cilalı bir güneş açtı.” 

Portre: İnsan betimlemelerine portre denir. 

 İnsanın dış görünüşüne yönelik betimlemeye fiziksel portre, iç dünyasına yönelik betimlemelere ise ruhsal portre denir. 

2. Öyküleme Öyküleme yaşamı eylem içinde görme ve göstermedir. 

Söylenmek istenenleri süreç içinde gelişen bir olaya, yer ve zamana bağlayarak dile getirmedir. Olay ve varlıklar hareket hâlinde anlatılır. Tarih, anı, biyografi, otobiyografi, gezi, roman, öykü gibi türlerde kullanılır. 

 Amaca göre öyküleyici anlatım ikiye ayrılır. 

Açıklayıcı Öyküleme Öğretici niteliktedir. Bilgiler oluş sırasıyla verilir. Amaç anlatılan konuda okuru bilgilendirmedir. Öğretme, bilgi verme amaçlanarak yapılır. 

“Mustafa Kemal, Anadolu ve Trakya’daki cemiyetleri birleştirmek istedi. Bunu sağlamak için milleti temsil eden bir kurul oluşturulmalıydı. Bu amaçla Amasya Genelgesi’ni yayımladı.” 

İzlenimsel (Sanatsal) Öyküleme Roman, öykü, tiyatro, senaryo, anı, günlük gibi yazın türlerinde bu tür öykülemeye başvurulur. İçerisinde betimlemelere az ya da çok yer verilir. 

“Kalktığımda yağmur dinmişti. Yağmurun gece, evimizin teneke damına hızlı hızlı düşmesi beni epey korkutmuştu. Üç dört gün kapıdan dışarı çıkamayacağımı sanmıştım ama durmuştu işte, sıcak bir de rüzgar esiyordu, lodos olmalıydı. Okul, İstanbul’dan gelecek iki öğretmeni beklediği için başöğretmenin buyruğuyla bir hafta kadar kapatılmıştı. Evde oturmak belki iyiydi ama canımı sıkıyordu. Odun kesmek, öküzleri sulamak, gübreleri küreyip bahçeye atmak…” 

Anlatıcının Bakış Açısı 

Bakış açısı; bir olay, konu veya düşünce incelenirken izlenen belirli yön demektir. Bir konuyu, bir olayı, bir durumu anlatmaya karar veren bir yazar, öncelikle bir bakış açısı tercih eder. Yazar, hangi duyguyu vermek istiyorsa o anlatıcıyı seçer. 

Hâkim (Egemen- İlahi- Tanrısal) Bakış Açısı: Anlatıcı her şeye hâkim durumdadır, her şeyi bilmektedir. Olayları, durumları, kahramanları ve bunların zihinlerinden geçeni, niyetlerini, iç dünyaları ile ilgili ayrıntıları bilir. 

“Düş, Varka’yı iyice sarıyor. Taburesinden kalkıp içten gülümsüyor, gözlerini kırpmadan odanın içinde dolaşmaya başlıyor. Ellerini, ayaklarını zincire vuran bebekten biraz sonra kurtulacağını düşünmek rahatlatıyor onu. Çocuğu öldürdükten sonra uyuyacak, uyuyacak, uyuyacak.” 

-Besleme, A.Çehov Çehov’dan alınan bu öyküde anlatıcı üçüncü tekil şahıstır. Anlatıcı sadece bir gözlemci değil, kahramanın zihninden geçenleri de çok iyi bilen, olaylar silsilesinde daha sonra nelerin meydana geleceğinden de haberdardır. 

Kahraman Bakış Açısı: Anlatım, birinci ağızdan yapılır. Olayların kahramanlardan biri tarafından anlatıldığı bakış açısıdır. Anlatıcı olayları yaşayan ve değerlendirendir. 

“Söz vermiştim kendi kendime. Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım.”  -Haritada Bir Nokta, Sait Faik Tanık 

( Gözlemci- Müşahit- Kamera) Bakış Açısı Anlatıcı olayları sadece izler konumdadır. Nesnel bir bakış açısı sağlamak için kahramanlarını eşit mesafeden gözler. Anlatım üçüncü ağızdan yapılır.

 “Bu adam Marchienmes’ten yola çıkmıştır. Sırtında yıpranmış ince bir ceket, ayağında kadife pantolon, soğuktan tir tir titreyerek geniş adımlarla yürüyordu. Damalı bir mendilden yapılan çıkını çok rahatsız ediyordu onu. Doğu rüzgârının kamçılayarak morarttığı şiş ellerini cebine sokabilmek için çıkını kâh bir koltuğunun, kâh öbür koltuğunun altına sıkıştırıyordu.” -Germinal, Emile Zola 

3. Açıklama Ele alınan konu, kavram tektir. Öğretme, bilgi verme amacıyla bir konu, bir düşünce veya bir kavram anlatılır. Düşünce bunun etrafında yoğunlaşır. Makale, fıkra, söyleşi, deneme, eleştiri, biyografi gibi türlerde, düşünce yazılarında görülür.

 “Şiir, kelimelerle güzel şekiller kurmak sanatıdır. Sözcük; annedir, dosttur, kadehtir, hasrettir, hayaldir; bir rengi ve tadı olan nesnedir. Sözcük, insanoğlundan haber verir.” 

4. Tartışma Düşünce ve kanıları değiştirmek amacıyla iki varlık, iki kavram, iki olay ya da aynı kavrama ait iki ayrı bakış açısı ele alınır. Bunlardan biri savunulur (tez), diğeri çürütülmeye çalışılır (antitez). Tartışmalarda savunulan görüş bizi ana düşünceye götürür.

 “Dil özleşmesine karşı olanlar derler ki dil özleşirse babalarla oğullar anlaşamaz olurlar. Oysa asıl korkulacak durum babalarla oğulların hiç çatışmasız, uyum içinde yaşıyor olmalarıdır. Gelişen uygarlık içinde çatışma olmasından daha doğal ne olabilir.” 

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI BENZETME: Betimlemede ve öykülemede sıkça kullanılır. Aralarında ortak özellik bulunan iki varlıktan, ortak özellik yönünden güçlüye benzetilir.

 “Öykü, takip edilecek bir yol değildir. Bir eve benzer. İçine girip bir süre orada kalır, sevdiğiniz yere oturur, odaların ve koridorların bağlantılarını, dış dünyanın pencereden nasıl göründüğünü keşfedersiniz.” 

Bu parçada anlatımı güçlendirmek ve somutlaştırmak amacıyla öykü “ev”e benzetilmiştir. Benzetmede önemli olan benzetme yönüdür çünkü benzetme yönü düşünceye götürür. Çocuğun yaramazlık yapmayanı uçamayan martıya benzer. (Benzetme yönü: hareketsizlik)

 ÖRNEKLENDİRME: Soyut bir düşünceyi, duyguyu somutlaştırmak, ileri sürülen düşünceye inandırıcılık sağlamak amacıyla başvurulan bir yöntemdir. Açıklama ve tartışmalarda sıkça başvurulur. “İroni ile bir anlamda derecelendirme yapılır. Birine dümdüz “çirkin” demek varken “ dünya güzeli” denmesiyle ona sadece çirkin denmekle kalınmaz; aynı zamanda güzellikle arasındaki mesafenin de açıklığına dikkat çekilir.” Örneğimizde ilk cümlede verilen yargının anlaşılır kılınması, somutlaştırılması amacıyla ironiyle derecelendirmenin nasıl yapılacağı örneklendirilmiştir.

 KARŞILAŞTIRMA: En az iki varlık, kavram ya da olay benzerlik ve karşıtlık yönleriyle ele alınır. Karşılaştırmalarda karşıtlıklardan, benzerliklerden ve ilişkilendirmeden yararlanılır. Ayşe bizden daha başarılıydı. Bütün öğrenciler sınava hazırlanıyor, sen ise geziyorsun. “İroni ile mizahın aksine bir komikliği yakalamaktan ziyade, insanı/okuyucuyu sarsmak hedeflenir ve insanın gerçek karşısındaki kayıtsızlığına vurgu yapılır. Bu nedenle ironik anlatımda (eğer ortaya çıkıyorsa) gülünçlük amaç değil sonuçtur. İroni, kimi zaman da incitici gerçeklere “neşe” katmaktır. Bir gerçeğin, bir doğrunun neşeye büründürülmesidir.Muhatabını acı acı güldürmeyle dışlaşır.” 

TANIK GÖSTERME (ALINTILAMA): İleri sürülen düşünceye inandırıcılık kazandırmak için konuyla ilgili, uzman bir kişinin adı verilerek sözleri doğrudan aktarılır. Bu sözler genellikle tırnak içinde verilir. Bir alıntı, bir söz aktarımı olmaksızın kişi adlarının unvanlarının aktarımı tanık gösterme değildir. 

SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA: Daha çok bilimsel yazılarda başvurulur. Genelgeçer doğrular, istatistik değerler kullanılır. Konu somutlanmış, kanıtlanmış olur. “1930’lu yıllarda metinlerde kullandığımız Türkçe sözcük sayısı %30 civarındayken bugün bu rakam %70’lere ulaşmıştır. Demek ki yabancı sözcüklere Türkçe karşılıklar bulmada arılaştırma hareketini başarıya ulaştırmada epey yol almışız. Fakat daha alınacak çok yol var.” 

TANIMLAMA: Bir nesneyi veya kavramı özellikleriyle belirten, onun ne olduğunu açıklayan cümlelerdir. “Nedir?” sorusuna cevap verir. Eğitim bireyin davranışlarında kasıtlı ve istendik değişiklik oluşturma sürecidir. 

SAYIP DÖKMELERE YER VERME: Bir işin türlü hâllerini, bir şeyin bütün parçalarını zihne çarpacak şekilde art arda sıralayıp söylemek sayıp dökme olarak ifade edilir. “Bir mühendisi, bir doktoru, bir şairi hatta ismini bile ömrünüzde işitmediğiniz herhangi bir mesleğe mensup birini, hiç anlamadığınız bir işten dolayı beğenir gibi olursunuz.” 

SORULARA BAĞLAMA: Anlamı güçlü kılmak, anlatımı çekicileştirmek için duygu ve düşüncelerin anlatımında soru cümlelerinden yararlanma yöntemidir. Amaç soruların cevabını almak değil anlatımı canlandırmaktır. “Bir hayvan rüya görse ne görür? Bizim atasözümüzde dile getirilmiştir. “Aç tavuk rüyasında darı görür.” derler. Bir de eşek de rüyasında görse görse kendisini çayıra salıverilmiş olarak görür. Başka ne görecek? Çayır çimen rüyasını eşeğe verince insana ne kalıyor? Ona da insanca rüyalar ve elbet kâbuslar! İnsanca rüyalar? İnsanca olan nedir ki?” 

İLİŞKİ KURMA: Olayları, durumları anlaşılır kılmak için yaşanmış bir benzeri olay ya da durumla ilişkilendirerek anlatma yöntemidir. İlişki kurma ile benzetme yapma birbirini andırır. Benzetme varlıklar, kavramlar arasında; ilişki kurma olaylar, durumlar arasında gerçekleştirilir. “Dünyada petrol fiyatları günbegün düşüyor, dolar fiyatları düşüyor. Bizdeyse hafta geçmesin ki akaryakıta, doğal gaza zam yapılıyor olmasın. Şaşıyorum bir yanımla. Bir yanımla da diyorum ki şaşacak bir şey yok aslında. Geçmişte de dünyada kömür fiyatları düşerken biz de fiyatlar düşmesin diye üretim azaltılmıştı.”

DUYULARDAN YARARLANMA: Betimleyici anlatımda anlatımı canlı ve güçlü kılmak için beş duyumuzla algılayabildiğimiz ayrıntılara yer verilir. Ağırlıklı olarak da görmeye, gözleme dayalı unsurlar kullanılır. Bunlar da genellikle niteleme anlamlı sözcüklerle açığa çıkar. “Rutubetli hücrenin lekeli duvarında sevgilinin yüzü belirdi. Yan hücredeki bağırışlar artmıştı.” Bu cümlede “rutubetli hücre” derken dokunma ve koklama duyusuna, “lekeli duvar” derken görme duyusuna, “yan hücredeki bağırışlar”da ise işitme duyusuna ilişkin kavramlar kullanılmıştır.

 ANLATIM İLKELERİ

 DURULUK Anlatımda gereksiz sözcük kullanmaktan kaçınmaktır. Bir sözcük ya da söz öbeği cümleden çıkarıldığında anlamda daralma olmuyorsa sözcük gereksizdir. Önemli gördüğüm için konuyu bir dahaki derste yineleyeceğim, tekrar anlatacağım. Eğer planlı çalışmıyorsak kazanmayı aklımızdan çıkaralım.

 YALINLIK (SADELİK): Anlatımın süsten, zorlamadan, özentiden uzak, açık ve kolay anlaşılır olmasıdır.

 DOĞALLIK (İÇTENLİK): Anlatımda duygu ve düşüncenin yapmacıksız, içten geldiği gibi aktarılmasıdır.

 AKICILIK: Anlatılanların okuru sıkmadan, bir çırpıda okunup anlaşılmasıdır.

 ÖZGÜNLÜK: Yazarın kullandığı dil ve anlatımın özelliklerinin, konuyu işleyiş tarzının başka yazarlardan farklı ve kendine özgü olmasıdır.

 AÇIKLIK: Bir anlatının tartışmaya yol açmaksızın herkes için aynı yargıyı algılatmasıdır. Cümlenin ek bir açıklamaya gerek kalmaksızın içeriğinin anlaşılmasıdır.

 YOĞUNLUK (ÖZLÜLÜK): Eserde, cümlede az sözle çok zengin anlamları aktarabilmektir. 

 KALICILIK: Bir eserin yazıldığı dönemi aşarak sonraki dönemlerde de ilgi görmesi, okunması, klasikleşmesidir.

 EVRENSELLİK: Eserin ele aldığı tema ve onu işleyiş tarzının tüm insanlığa hitap etmesidir. Yerel bir konu ustalıkla işlenerek evrensellik kazanabilir.

 ULUSALLIK: Eserin içinden çıktığı toplumun yaşama, düşünme, hayatı algılama biçimini her yönüyle yansıtmasıdır.

 ETKİLEYİCİLİK: Okuyucu üzerinde iz bırakan bir anlatıma sahip olmaktır.

10 Şubat 2022

ELEKTRİK ZAMMI ANAYASAYA AYKIRI

 


76 barodan elektrik zammına ilişkin ortak açıklama: 'Anayasa'ya aykırı!'

Gelen elektrik zamlarına ilişkin ortak açıklama yapan 76 baro, kademeli tarifenin 'hakkaniyet ve adalet' ilkesiyle bağdaşmadığına dikkat çekti. 76 baro, bu süreçte tüm hukuki yollara başvuracaklarını açıkladı.

İstanbul, Ankara ve İzmir'in de içinde bulunduğu 76 baro, "Ucuz enerji kullanımı herkesin hakkıdır" başlıklı ortak açıklama ile elektriğe yapılan zamlara tepki gösterdi.

Zammın vatandaş için hakkaniyetli bir seviyeye indirilmesinin takipçisi olacaklarını açıklayan barolar, bu süreçte tüm hukuki yollara başvuracaklarını açıkladı.

"ANAYASAYA VE AİHS'E AYKIRI"

Barolar ortak açıklamada, elektrik enerji satış tarifesinde 31 Aralık 2021’de yapılan değişiklik sonrası tüketim bedellerine fahiş oranda zam geldiğini belirterek, şu noktalara dikkat çekti:

“EPDK, 31.12.2021 tarihli 10707 sayılı Kurul Kararında 'mesken alçak gerilimli tek zamanlı abone grubu için faturaya esas günlük ortalama 5 kwh tüketim miktarına kadar (aylık 150 kilovat/saat) olan tüketimlere düşük kademeli tarife uygulanmasına' şeklinde bir düzenlemenin yapılmasına karar vermiş; 31.01.2022 tarihinde ise aylık 150 kilovat olan aylık tüketim miktarı Cumhurbaşkanının kararı ile 210 kilovata çıkarılmıştır. Elektrik tarifesinde yapılan düzenleme gerek Anayasa’nın 2., 10. ve 167. maddelerine gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. maddesine açıkça aykırıdır.”

"HAKKANİYET VE ADALET İLKELERİYLE BAĞDAŞMAMAKTADIR"

Açıklamada ayrıca, “4 kişilik bir aile için en az aylık 230 kilovatlık bir elektrik tüketim miktarının düzenlenmesi yine özellikle çoğu kentlerimizdeki ailelerin geniş aile kategorisinde yer aldıkları da göz önünde bulundurulduğunda bu hususta da bilimsel ve teknik çalışmalar sonucu kademeli geçişlerin yapılması elzemdir. EPDK tarafından yapılmış olan tablolardaki hesaplamalar hiçbir bilimsel veri ve analiz içermeksizin hazırlanmış olup bu hesaplama tablolarına dayanılarak kademeli elektrik tarifelerinin düzenlemesi hakkaniyet ve adalet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır” ifadelerine yer verildi.

HUKUKİ YOLLARA BAŞVURULACAK

Enerjinin ulaşılabilir ve insani yaşam koşullarında ödenebilir olmasının temel bir insan hakkı olduğu dile getirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Barolar hizmet üreten, hiçbir ekonomik çıkarı olmayan ve Anayasa’nın 129. maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olarak belirtilen; avukatlar ise Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu hizmeti gören, Ceza Kanunu tanımıyla da yargı görevini yürüten kişilerdir. Yapılan zam sonrası avukatlık bürolarına; barolarımızın tesislerine, yerleşke ve binalarına gelen elektrik faturalarının fahiş olduğunu da açıkça belirtmek isteriz. Biz aşağıda imzası bulunan barolar olarak elektrik enerjisine yapılan fahiş orandaki bu zam miktarının karşısında yer aldığımızı, zammın vatandaşlarımız için daha hakkaniyetli bir seviyeye indirilmesinin takipçisi olacağımızı ve bu süreçte tüm hukuki yollara başvuracağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

İşte açıklamaya imza atan 76 baro:

1. Adana Barosu

2. Adıyaman Barosu

3. Afyonkarahisar Barosu

4. Ağrı Barosu

5. Aksaray Barosu

6. Amasya Barosu

7. Ankara Barosu

8. Antalya Barosu

9. Ardahan Barosu

10. Artvin Barosu

11. Aydın Barosu

12. Balıkesir Barosu

13. Bartın Barosu

14. Batman Barosu

15. Bayburt Barosu

16. Bilecik Barosu

17. Bingöl Barosu

18. Bitlis Barosu

19. Bolu Barosu

20. Burdur Barosu

21. Bursa Barosu

22. Çanakkale Barosu

23. Çankırı Barosu

24. Çorum Barosu

25. Denizli Barosu

26. Diyarbakır Barosu

27. Düzce Barosu

28. Edirne Barosu

29. Elazığ Barosu

30. Erzincan Barosu

31. Erzurum Barosu

32. Eskişehir Barosu

33. Gaziantep Barosu

34. Giresun Barosu

35. Hakkari Barosu

36. Hatay Barosu

37. Iğdır Barosu

38. Isparta Barosu

39. İstanbul Barosu

40. İzmir Barosu

41. Kahramanmaraş Barosu

42. Kars Barosu

43. Kastamonu Barosu

44. Kayseri Barosu

45. Kırıkkale Barosu

46. Kırklareli Barosu

47. Kırşehir Barosu

48. Kilis Barosu

49. Kocaeli Barosu

50. Konya Barosu

51. Kütahya Barosu

52. Malatya Barosu

53. Manisa Barosu

54. Mardin Barosu

55. Mersin Barosu

56. Muğla Barosu

57. Muş Barosu

58. Nevşehir Barosu

59. Niğde Barosu

60. Ordu Barosu

61. Sakarya Barosu

62. Samsun Barosu

63. Siirt Barosu

64. Sinop Barosu

65. Sivas Barosu

66. Şanlıurfa Barosu

67. Şırnak Barosu

68. Tekirdağ Barosu

69. Tokat Barosu

70. Tunceli Barosu

71. Trabzon Barosu

72. Uşak Barosu

73. Van Barosu

74. Yalova Barosu

75. Yozgat Barosu

76. Zonguldak Barosu

UYARI

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.