Ankara Palas’ta
söylenmiştir.
Her gün kudreti daha artan
bir Romanya’yı bütün kalbimizle isteriz. Dostluğumuz kadar sıkı ve güvenilirdir
ki, Romanya daha kuvvetli oldukça biz de kendimizi daha kuvvetli sayarız.
Müttefikimiz Romanya’nın
bize gönderdiği misafirimizi çok sevdik. Bugünkü görüşmemizden sonra
B.Antonescu hakkında bende kalan izlenim, Romanya Dışişleri Bakanı’nın
milletine karşı sorumluluğunu anlamış derin görüşlü, hükümlerinde tutarlı,
uygun ve olgun bir devlet adamı olduğudur. Kendisi gösteriş sever bir insan
değildir. Milletinin duygularına uymaktadır. Görevini yapmakta kararlılığı
kuvvetlidir.
Sizi tanıdığıma çok
memnunum. Milletleri antlaşmalardan çok duygular bağlar. Romanya, kalbimizde
kardeşçe yer tutmuştur. Ruhlarımızın yakınlığı, birleşikliği için kadehimi
kaldırıyorum.
Milletler acı ve üzüntü
bilmemelidir. Şeflerin görevi, hayatı sevinç ve istekle karşılamak konusunda
milletlerine yol göstermektir.
Zamanında kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür sırasında sevinç ve mutluluğa yer bulunmaz” diyorlardı.
Başka kitaplar okudum,
bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl
olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım.”
Ben kendi karakterim
bakımından ikinci hayat görüşünü beğeniyorum, fakat şu sınırlar içinde:
Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar zavallıdır. Besbelli ki, o adam birey sıfatı ile yok olacaktır. Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Anlayışlı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir.
Bir insan böyle hareket
ederken, “Benden sonra gelecekler acaba böyle bir ruhla çalıştığımı
farkedecekler mi?” diye bile düşünmemelidir. Hatta en mutlu olanlar,
hizmetlerinin bütün nesillerce bilinmemesini tercih edecek karakterde
bulunanlardır.
Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile uğraşmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.
Herkesin kendine göre bir zevki vardır. Kimi bahçe ile uğraşmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister. Bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır.
Bahçesinde çiçek yetiştiren
adam, çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren adam da, çiçek yetiştirendeki
duygularla hareket edebilmelidir. Ancak bu şekilde düşünen ve çalışan
adamlardır ki, memleketlerine ve milletlerine ve bunların geleceğine faydalı
olabilirler. Bir adam ki, memleketin ve milletin mutluluğunu düşünmekten çok
kendini düşünür, o adamın kıymeti ikinci derecededir. Gerçek kıymeti kendine
veren ve bağlı olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta durduğunu
sanan adamlar, milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak
kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek
imkânlarına sahip ederler. Kendi gidince gelişme ve hareket durur sanmak bir
dikkatsizliktir.
Şimdiye kadar söz ettiğim
noktalar ayrı ayrı toplumlara aittir. Fakat bugün bütün dünya milletleri, aşağı
yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla uğraşmaktadırlar. Bu nedenle insan, bağlı
olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar, bütün dünya
milletlerinin huzur ve rahatlığını da düşünmeli ve kendi milletinin mutluluğuna
ne kadar kıymet veriyorsa bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmetçi olmağa
elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar bilirler ki, bu yolda
çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna
çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak
demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sakinlik, aydınlık ve iyi geçim
olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur.
Onun için ben sevdiklerime şunu öneririm:
Milletleri yönlendiren ve
yöneten adamlar, elbette öncelikle ve öncelikle kendi milletinin varlığının ve
mutluluğunun nedeni olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için
aynı şeyi istemek gerekir.
Bütün dünya olayları bize
bunu açıktan açığa kanıtlar. En uzakta sandığımız bir olayın bize bir gün
dokunmayacağını bilemeyiz.
Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir.
Türkiye, Romanya ve diğer
dostları kuvvetlidirler. Hiçbir taraftan bize gelecek bir şey beklemem.
Beklemeğe de gerek yoktur. İşte bu sakinlik içinde bütün dünyayı düşünmek
fırsatı bizdedir. “Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne?”
dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla
ilgilenmeliyiz. Olay ne kadar uzak olursa olsun bu kuraldan şaşmamak
gereklidir. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükümetleri bencillikten
kurtarır. Bencillik kişisel olsun, millî olsun daima kötü kabul edilmelidir.
O halde konuştuklarımızdan
şu sonucu çıkaracağım: Doğal olarak kendimiz için bütün gereken şeyleri
düşüneceğiz ve gereğini yapacağız. Fakat bundan sonra bütün dünya ile ilgili
olacağız. Kısa bir örnek: Ben askerîm, Dünya Savaşı’nda bir ordunun başında
idim. Türkiye’de diğer ordular ve onların komutanları vardı. Ben yalnız kendi
ordumla değil, diğer ordularla da uğraşıyordum. Bir gün Erzurum cephesindeki
hareketlere ait bir sorun üzerinde durduğum sırada yardımcım dedi ki:
-Niçin size ait olmayan
sorunlarla da uğraşıyorsunuz?
Cevap verdim:
– Ben bütün orduların durumunu iyice bilmezsem kendi ordumu nasıl yönlendireceğimi ve yöneteceğimi belirleyemem.
Bir devlet ve milleti yönetme durumunda bulunanların daima göz önünde tutmaları gereken husus budur.
Bu sebeple saygıdeğer
misafirimize şunu diyeceğim: Ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi
söylerim. Aynı zamanda gerekli olmayan bir sırrı kalbimde taşımak gücünde
olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima
halkın karşısında söylemeliyim. Yanlışım varsa halk beni yalanlar. Fakat şimdiye
kadar bu açık konuşmada halkın beni yalanladığını görmedim.
Ulus 20. 03. 1937
Kaynak: http://www.atam.gov.tr/ataturkun-soylev-ve-demecleri/romanya-disisleri-bakani-antonescu-ile-konusma