Araplar
İslamiyet öncesi çok tanrıcı bir dine sahiptiler. Lakin tüm Araplar pagan
değildi. Aralarında Yahudi, Zerdüşt, Hristiyan Araplar da bulunurdu. Kuzey
Arapların, Nebatilerin, Suriyelilerin dini Mezopotamya, antik Roma ve Yunan dinlerinden
etkilenmiştir. Pagan bedeviler kendi dinlerine Din
al-Aba i-ka yani Ataların
dini derlerdi. Mekke, önemli bir ticaret yeriydi ve tüm
pagan Arapların en kutsal yeriydi. Şehir aynı zamanda din turizmiyle de
ünlüydü. Çoktanrıcı yapıları sayesinde çeşitli yerlerden birçok tanrıyı
sahiplenmişlerdi. En kutsal yerleri Kabe'de toplam 360'dan fazla putları
bulunuyordu. Her Arap kabilesinin sahiplendiği bir putu vardı. Ne yazık ki
Arapların dini inanışları ile tanrıları hakkında elimizdeki bilgi çok kısıtlı.
Arap putperestliğiyle alakalı elimizdeki en güçlü kaynaklardan biri 8. yüzyılda
Hisham Ibn Al-Kalbi tarafından yazılmış Kitab Al-Asnam (Putlar Kitabı) adı
verilen bir kitaptır. Ne var ki bu kitapta bile Arap putçuluğu hakkında kısıtlı
bilgiler vardır. Bu kitap Mısırlı
Ahmed Zeki Paşa tarafından Şam'da bulunmuştur. Mısırlı Ahmed Zeki Paşa'nın
ölümünden sonra bu kitap Mısır devlet
kütüphanesine bağışlanmıştır.
1.
Hubal
Hubal, Arapların baş tanrısıydı. Ay tanrısıdır. Savaşçı
kişiliğiyle de bilinir. Kırmızı akik taşından yapılma insan suretli bir puttu.
Hubal'in putu, Amr ibn Luhayy tarafından Arabistan'a getirilirken sağ kolu
kırılmıştır, Kureyşliler bu kırık kolun yerine ona altın bir kol yaptılar. Araplar ne zaman önemli bir olay olsa Hubal'in önüne gelir, Hubal'in fal oklarını
çekerlerdi. Bu fal oklarına göre işlerini hallederlerdi. Hz. Muhammed'in babası,
Hz. Muhammed'in dedesi Abdülmuttalip tarafından Hubal'e kurban edilmek
sebebiyle öldürülmüştür. Hz. Muhammed daha sonra Mekke'yi ele geçirdiğinde
Kabe'deki diğer putlarla beraber Hubal'in putunu da kırmıştır. Kur'anda Saffat
suresi 125. ayette adı geçer.
2.
Al-Lat
Al-Lat,
Arapların üç baş tanrıçasından biridir. Bereket ve tarım tanrıçasıdır. 3 baş
tanrıçanın ortancasıdır. Al-Lat'ın tapınağı ve putu Taif bölgesinde
bulunuyordu. Al-Lat'a tapanlar onu memnun etmek için arpa lapası sunarlardı.
Kitab Al-Asnam'a göre putu dört köşe bir taş parçasından ibaretti. Tapınağı ve
putu Ebu Süfyan bin Harb tarafından yıkılmıştır. Tapınağının yıkılmasının
emrini Hz. Muhammed vermiştir. Nebatiler, Al-Lat'ı Athena ve Minerva'yla bir
tutmuştur. Herodot, Arapların tanrıları hakkında şunu demiştir: Onlar, Dionysos ve Afrodit
dışındaki tanrılara tapmazlar. Araplar Dionysos'a "Orotalt",
Afrodit'e "Alilat" der.
3.
Al-Uzza
Üç büyük tanrıçanın en küçüğüdür. Yıldızların
tanrıçasıdır. Nebatiler, Uzza'yı Roma tanrıçası Venüs'le bir tutmuştur. Araplar
çocuklarına "Abd-Al-'Uzza" yani "Uzza'nın kölesi"
gibi isimler takarlardı. Hz. Muhammed, pagan iken Al-Uzza'ya bir beyaz koyun
sunduğunu söylemiştir. Araplar, özellikle Kureyşliler Uzza'yı çok severlerdi.
Onun adına kurban keserlerdi. Kureyşliler Kabe'yi Uzza adına, Lat adına, Menat
adına tavaf ederlerdi. Al-Uzza'nın putunu ve tapınağını Halid bin Velid yıkmıştır.
Rivayetlere göre Halid Bin Velid Al-Uzza'nın son putunu kırarken Al-Uzza'yı
görmüş ve onu kılıçla ikiye bölerek öldürmüştür.
Yemenliler
Al-Uzza'yı bir şifa tanrıçası olarak bilirlerdi, zengin Yemenliler bir
yakınları hastalandıkları zaman Uzza'nın putu önüne gelir, onların adına
Uzza'ya altın sunardı.
4.
Menat
Üç büyük
tanrıçanın en büyüğüdür. Kader tanrıçasıdır. Nebatiler Menat'ı intikam
tanrıçası Nemesis ile bir tutmuştur ve Hubal'in karısı olduğunu düşünmüşlerdir.
Menat'a tapan Araplar onun adına haccederler, vakfelerde herkesle birlikte
dururlar, saçlarını kestirmezlerdi. Tavaf bittikten sonra Manat'ın putunun
yanına gelirler, orada saçlarını tıraş ederler ve orada dururlardı.
Araplar, Menat'a yağmur yağdırması için ve düşmanlara karşı zafer için dua
ederdi. Menat'ın putu ve tapınağı Mekke ile Medine arası bir yerde bulunurdu.
Onun putunun çevresinde kurban kesilirdi. Putu ve tapınağı Muhammed'in emriyle
Sa'd ibn Zaid al-Ashhali tarafından yok edilmiştir. Rivayetlere göre Ali, ünlü
kılıcı zülfikarı Menat'ın tapınağında bulmuştur.
1024 yılında Gazneli Mahmut, Menat'ın putunun saklandığı
düşüncesiyle Hindistan'daki
Somnat tapınağına saldırmıştır ve burada ezan okutmuştur.
Not: Arapların yeni doğan kız çocuklarını diri diri gömmesi
kadınları küçük görmesinden değil; Lat, Menat ve Uzza'ya kız çocuklarını kurban
etme isteğinden geldiğini öne sürülür. Bu durumun kanıtlarından biri Kur'anda
Necm 21'de geçen "Erkekler size de, kızlar onlara mı?"
ayetidir.
5. Dushara
Nebatilerin en büyük tanrısıdır. Bu tanrıya Kuzey
Arabistanlılar, Nebatiler ve bedevilerden Azd kabilesi tapmıştır. Tapınağı
Petra'dadır. Yunanlılar tarafından Zeus ile eşit tutulmuştur çünkü Nebati
panteonunun başındaki tanrıydı; fakat Dushara göklerin tanrısı değil, dağların
tanrısıdır.
6. Atargatis
Kuzey Suriye'nin en büyük tanrıçasıydı. Nehirlerin ve denizlerin
tanrıçası olmakla beraber aynı zamanda bereket tanrıçasıdır. Kendisine tapan
halkın güvenliğinden de sorumluydu. Kocası, fırtına ve yağmur tanrısı Hadad'dır. Suriyeli Araplar bu
tanrıya güvercin ve balık kurban ederdi. Güvercin aşkı, balık ise bereketi ve
denizlerin içindeki hayatı temsil ederdi. Suriye ve Urfa'da bu tanrıçaya tapan
erkekler, onun onuruna kendi kendilerini hadım ederlerdi. Bu durum
Suriyelilerin Hristiyanlığa geçişine kadar sürdü. Bu tanrıçanın tapınakları
Aşkelon, Menbic ve Urfa'da (Balıklıgöl ve etrafı) bulunurdu. Bu tanrıçanın
tapınaklarının en büyük özelliği tapınakların içinde beşeri yahut doğal göller
bulunması ve bu göllerin içinin balıkla dolu olmasıydı. Bu balıklar kutsal
sayılır, özel dini günler dışında bu balıklar yenmezdi.
7. Dhatu-Anwat
Dhatu-Anwat, Kureyş kabilesinin ve Bedevilerin taptığı büyük
bir ağaçtı. Her yıl Kureyşliler bu ağacı ziyarete gelirdi, dallarına
silahlarını, kıyafetlerini ve değerli eşyalarını asarlardı, bu ağaca kurban
keserlerdi ve bu ağacın yanında tam 1 gün boyunca kalırlardı.
8. Shams
Arapların güneş tanrısıdır. Arapça "güneş"
demektir. Mezopotamya kökenli bir tanrıdır. Araplar Shams'i bir güneş
tanrıçası olarak görmüştür. Yemenliler tarafından bereket tanrıçası olarak
tapılmıştır. Çölde yaşayan bedeviler güneş tanrısına tapmaktan çok ay
tanrılarına taparlardı. Çünkü bedeviler sıcak hava şartları altında
yaşıyorlardı, bu sıcak hava şartları altında yaşayan bedeviler serin çöl
gecelerinde rahat bir nefes alıyorlardı. Yine de Araplar Shams'e de saygı
gösterirdi, taparlardı. Bu tanrıya gün doğumunda, öğlende ve gün batımında
secde edilir ve dua edilirdi. Bu ritüel açık havada da yapılabildiği gibi
Shams'e adanan tapınaklardan birinde de yapılabilirdi.
9. Wadd
Arapların su tanrısı. Dumat Al Jandal'lı Araplar üstünde
"Wadd-Ab" yani "Wadd babamdır" yazan muskalar takardı.
Bu muskaların takan kişiye sağlık ve zenginlik getirdiğine inanılırdı. Wadd'ın
putu büyük, ve sakallıydı. Araplar bu tanrıyı sadece basit bir su tanrısı
olarak görmezlerdi, bu tanrı aynı zamanda cesareti ve erkekliği de temsil
ediyordu. Kuzey Yemenliler Wadd'ı bir ay tanrısı olarak düşünürlerdi ve ona
yılan kurban ederlerdi. Kuran'da Nuh suresi 23. ayette adı geçer. Dumat Al
Jandal'daki putu ve tapınağı Hz Muhammed'in emri üzerinde Halid bin Velid
tarafından yıkılmıştır, bu yıkıma karşı direnenler ise öldürülmüştür.
10. Quzah
Göğün ve iklimin tanrısıdır. Araplar bu tanrının bulutlarda
oturduğunu ve şeytanlara bulutlardan dolu attığını düşünürlerdi. Araplar
gökkuşağını cennete giden bir köprü olarak görürlerdi ve bu köprünün
koruyucusunun da Quzah olduğunu düşünürlerdi. Araplar bugün bile gökkuşağına
"qus qazah" yani "Quzah'ın yayı" derler.
11. Athtar
Yemenli Arapların savaş tanrısı. Bu tanrı Mezopotamya kökenlidir. Venüs
gezegenini temsil eder. Yemenliler aynı zamanda bu tanrıyı bir su getirici
olarak görmüşlerdir, suyu sadece yağmur yağdırmakla değil nehirleri ve diğer su
kaynaklarını kontrol ederek getirdiğine inanılırdı. Bu bakımdan Athtar bir
bereket tanrısıdır diyebiliriz. Sembolü bir mızrak ucuydu ve bu tanrıya antilop
kurban edilirdi. Bu tanrıya sadece Yemen'de değil aynı zamanda Etiyopya ve
Somali'de de tapılırdı.
12. Manaf
Arapların kehanet tanrısıydı. Heykeli büyük ve taştandı.
Araplar Hubal'e tapmadan önce bu tanrıyı tanrılarının en büyüğü olarak görürdü.
Tapınağına adet olmuş kadınlar giremezdi, Manaf'ın putuna adet olmuş kadınlar
dokunamazdı.
13. Al-Qaum
Al Qaum savaşın ve gecenin tanrısıdır. Aynı zamanda
kervanların koruyucusudur. Nebatilerin baş tanrısından biriydi. Arap tüccarlar
geceleri uyuduklarında Qaum'un kervanlarını koruduklarına inanırlardı.
KAYNAK ; onedio.com/haber/islamiyet-oncesi-araplarin-taptigi-13-tanri-698054
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.