13 Haziran 2021

AYNA VE KADIN



Güzellik kavramı her dönemde ve kültürde olduğu gibi Türk kültüründe de çok önemli bir yer tutar.

Kadınlar tarih boyunca muhakkak ki farklı şekillerde ve üsluplarda ama değişmez bir şekilde her an güzelleşmek ve güzellik adına kendini yeniden yaratmak dürtüsünü ve arzusunu sürdürmüşlerdir.

Günümüzde cep telefonlarının, kameraların ve sosyal medya ağlarının işini 20. yüzyıl başlarına kadar aynalar yapmıştır. Ayna, kendisiyle hemhal olan kadının güzelliğini ve gizemini yüzeyinin altındaki sır perdesinin ardında bir sırdaş gibi paylaşmıştır, yüzyıllar boyunca.

Aynaya eski Türklerde verilen isimlerin çokluğu bu sırdaşlığın bir göstergesidir adeta: Beze, bezen, kırtışlan, körk, körkedh, közngü, közünğü, tuz; bunlar hep aynanın isimleridir. Bir eşyanın bu kadar çok isminin olması insanın ve konumuz özelinde kadınların bu nesneyle olan ilişkisini çok güzel özetliyor.


Kadına güzel olduğunu herkesten önce söyleyendir ayna. Düğünden önce başını bağlatan, zülüflerini ve perçemlerini kestiren gelinlik kızlar, eşinin, dostunun, akrabasının düğününe gitmeden önce bezekçide bezenen genç kadınlar, tenlerinin pürüzsüz ve sağlıklı görünmesini isteyip de günümüzdeki fondötenin atası olan beyaz (“aklık”) ve kırmızı “(“allık”) boyaları karıştırarak yüzlerine düzgün çeken, bakışlarına mana katmak için gözlerini kalemkârın yaşlı bir nakkaşınki kadar mahir ellerine emanet eden, düğünden önceki gece hep birlikte toplanıp türküler eşliğinde ellerine kına yakan kadınlar, bu yaptıkları sonucunda daha güzel olup olmadıklarını herkesten önce aynalardan öğrenmişlerdir hep.

Gelinlik çağdaki kızları ve yaşlısı genci birçok kadını süsleyen gelin süsleyiciler, yani meşşâtalar, aynaların sırrı arkasında hapsolmuş birer imge olmaktan öteye geçemezler asla. Meşşâta dediğin mesleğini icra ederken kadını alır, baştan aşağı süsler; başlık takar, yüz bezer, rastık çeker, serpuş bağlar, ziynet takar, kına (bodhuğ) yakar…

Ama kadına güzel olduğunu söyleyen her zaman ayna olmuştur. Tıpkı Pamuk Prenses masalındaki gibi.

Aradan yüzyıllar geçer. Türkün yurdu diyar diyar gezer. Sonunda Anadolu’da yerleşik olur. Devletler, imparatorluklar kurulur, yıkılır. Nihayetinde günümüzün modern dünyasında modern bir ülke olarak yaşar ve var olur. Kadın ise hâlâ kadındır. Gelgelelim sırdaşı, aynası, elinde tuttuğu küçücük bir elektronik aygıttır artık. Her anını ve her halini artık ona bu küçük cihaz göstermektedir. Hem de eski aynalar gibi de değil; bin bir türlü süzgeçten, filtreden geçirerek. Kimi zaman bozarak, kimi zaman bire bin katarak. Güzelliklerini de ona artık aynadaki kendisi, kendi içindeki öteki değil, bir başkası, başkaları söylemektedir. Bu anlamda bir yanılsamayı, belki de çarpıtılmış bir hakikati yaşamaktadır artık. Belki de bu yüzdendir ki bir türlü inanmaz istediği kadar güzel olduğuna. Hanidir küsmüş olduğu o aynalardaki kendi suretini dahi elindeki o küçücük ve yalancı makineyle resmetmektedir çünkü. Hal böyle olunca gözleri, saçları, burnu, kulakları, vücudunun her yeri bir yabancı görünür gözüne. Bir başka yabancıya benzemek ister sonra. Yaptığı şey de, yüzyıllardır olduğu gibi, kendini bezekçinin, yazmacının, düzgüncünün, meşşâtanın eline bırakmak olur. Tek farkla: Onların hepsinin yerini artık modern muadilleri olan kuaförler, güzellik salonları, estetik danışmanları almıştır… Bir de biz plastik cerrahlar. İlk saydıklarım güzellik sunarken, plastik cerrahlar mutluluk sunmaktadır kuşkusuz. Çünkü günün sonunda, plastik cerrahtan çıkan kadın kendine bu sefer ilk önce telefonunda değil, aynada bakacaktır. İlk sırdaşı telefonu değil, aynası olacaktır. Bin yıl önce olduğu gibi…

Kaynak : https://bilgehanaydin.com/ayna-ve-kadin/

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.

UYARI

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.