11 Ocak 2022

Dini İnançlarda Yılan ve Tavus Kuşu

 




İslam kaynaklarında yılan konusu bariz değildir. Hz. Adem (a.s)’in cennetten kovulmasına vesile olan yılan hikayesi “İsrailiyyat”dır. Söz konusu hadislerin senetleri zayıftır.

Muharref Tevrat'a göre kır hayvanlarının en hilekârı olan yılan, Aden'deki bahçede (cennet) yaşamakta olan Havva'ya yaklaşmış, yasak ağacın meyvesinden yemeye ikna etmiş, daha sonra Havva yasak meyveden Âdem'e de yedirmiştir. (Tekvîn, 3/1-6).

İncilde ise "İblis ve şeytan denilen büyük ejder, bütün dünyayı saptıran eski yılan yeryüzüne atıldı ve onun melekleri kendisiyle beraber atıldılar." (Vahiy, 12/9)

Kur'ân-ı Kerîm'de yılandan söz edilmemiştir. Bazı İslâm tarihi kitaplarında geçen bu yılan unsuru tamamen İslâm dışı kaynaklara dayanmaktadır.

Kur'an'a göre onları yasak ağaca yaklaşmaya teşvik eden şeytandır. Âdem (as)'e karşı açık bir kıskançlık içinde bulunan şeytan, önce Allah'ın emrine karşı gelerek Âdem (as)'e secde etmemiş (bk. A'râf,  7/11-12), sonra da onu aldatarak günah işlemesine sebep olmuştur.

Şeytanın cennete girişi ve Âdem (as) ile Havva'ya yaklaşması konularında Kur'an ve sahih hadislerde fazla bilgi yoktur.

Bilgimiz olması açısından şu hadisi belirtmeden geçmeyelim.  Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî (1813-1893)Hazretlerinin  Râmûzü’l-Ehâdîs adlı eserinde şöyle bir hadis nakledilir.

Hz. Ali (Radıyallâhu anh) şöyle demiştir:

“Ey Allah’ın peygamberi, “Adem Rabbinden kelimeler alıp tevbe etti.” ayetinde kastedilen nedir? O kelimeler nelerdir?

Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle demiştir:

“Allah, Âdem’i Hint toprağına, Havva’yı Cidde’ye, yılanı Isfahan’a, iblisi Bisan’a indirdi. Cennette yılan ve tavustan daha güzel bir şey yoktu. Yılanın üzerinde katırda olduğu gibi çizgiler vardı. İblis onun arasına girdiğinde Âdem’i kandırmış, aldatmış, Allah da yılana gazap etmiş, güzelliğini kendisinden alarak şöyle demiştir:

“Senin rızkını topraktan vereceğim! Karnın üzerinde toprak üzerinde yürüyeceksin. Sana merhamet edene Allah merhamet etmeyecektir.”

Allah, tavus kuşuna da gazap etmiş, iblisin ağaca gitmesine kılavuzluk ettiği için ayaklarını mesh etmiştir.

Âdem yüz sene başını göğe kaldırmaksızın hatasına ağlayarak kalmıştır. Bu esnada mahzun bir şekilde oturmaktaydı. Allah, Cebrâil’i kendisine göndererek şöyle demiştir:

“Ey ‘Adem! Allah sana selam ediyor ve sana şöyle diyor:

“Seni elimle yaratıp ruhumu üflemedim mi? Meleklerim sana secde etmedi mi? Seni kulum Havva ile nikahlamadım mı? Bu ağlama da nedir öyle?”

Adem şöyle cevap vermiş:

“Ey Cebrâil! Beni ağlamaktan uzak tutacak nedir ki? Ben Rabbime komşuluktan uzaklaştırıldım.”

Cebrâil şöyle demiş:

“Ey Âdem! Şu kelimeleri söylersen, Allah günahını mağfiret edip tevbeni kabul eder.”

Hz. Âdem “Onlar nelerdir?” diye sormuş. Hz. Peygamber (Sallallâhu aleyhi ve sellem) de o kelimeleri şöyle aktarmıştır:

“Allah’ım! Hz. Muhammed ve O’nun ailesinin hakkı için senden isterim. Allah’ım! Seni tenzih ederim, sana hamd ederim.  Bir kötülük işledim, nefsime zulmettim, günahları senden başkası bağışlayamaz, sen merhametlilerin en hayırlısısın. Allah’ım! Seni tenzih ederim, senden başka ilah yoktur! Bir kötülük işledim, kendime zulmettim. Benim tevbemi kabul et çünkü tevbeleri kabul eden ve merhamet eden sensin. Allah’ım! Sana hamd ederim, senden başka ilah yoktur. Bir kötülük işledim, kendime zulmettim, mağfiret eyle, mağfiret edenlerin en hayırlısısın.”

Azizim! “Peygamberimizi (Sallallâhu aleyhi ve sellem)’e salâtü selâm okunmadıkça yapılan hiçbir dua Allah’a ulaşmaz ve itibar görmez.” KAYNAK: Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Râmûzu’l-Ehâdis, s.342, h.4249

Aynı hadis Muhyiddin İbn-i Arabî (1165-1240)’de şu şekilde son bulmaktadır:
(…)
“Şeytan, Allah'a kafa tuttu, “beni azdırdın” dedi,- ebediyyen mel'un oldu. Allah'a boyun eğmeli, kusurlarını itiraf etmeli, Allah'dan daima af ve mağfiret istemeli. Adem'in oğlu olduğunu böylece isbat etmeli. Şeytan suyu içip de Allah'a kafa tutanlar, nisbeti Âdem'e değil, şeytana bağlamış olurlar. Yılanı öldür.” (KAYNAK: Muhyiddin İbn-i Arâbi´den Tavsiyeler, 5.Bölüm)


Bundan başka bir de Resulüllah’ın (sav) hicreti esnasında Sevr dağındaki mağaraya önce Hz. Ebu Bekir (r.a)’in girdiği ve içerideki delikleri elbisesini yırtarak tıkadığı, geriye kalan son deliği de ayağıyla kapattığı ve orada bulunan bir yılanın Hz. Ebu Bekr (r.a)’in ayağını soktuğu hadisesi vardır ki Asım Köksal hoca İslam Tarihi‘nde (V, 156) bu olayı zikretmiş ve el-Beyhakî, es-Süheylî, İbnu’l-Cevzî, ez-Zehebî ve İbn Kesîr’i referans göstermiş. Hamidullah da aynı hadiseyi İslam Peygamberi‘nde (I, 163) zikretmekle birlikte, herhangi bir kaynağa atıfta bulunmamış. İşbu “yılan hikâyesi”ni el-Beyhakî Delâilu’n-Nübüvve‘de (II, 477) senediyle vermiştir.

Netice itibariyle, hem âlemde hem de küçük âlem olan insanda yılan önemli bir semboldür. İnsanın koynundaki yılan “nefs”’tir. İman nurları nefsi mesheder. Onu deveye ve nihayet "burak"a dönüştürür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.

UYARI

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.