TANRI OĞULLARI İNSAN KIZLARIYLA
EVLENMEYE BAŞLADILAR
Lu-Mah’ın günlerinde Marduk ve İgigiler
evlenmeye başladılar Dünyalılarla.
O günlerde Dünya’da giderek artmaktaydı zorluklar. O günlerde Lahmu’da kuraklık vardı ve tozla kaplanmıştı gezegen. Kısmetleri belirleyen Anunnakiler; Enlil ve Enki ve
Ninmah birbirlerine danıştılar. Dünya’da ve Lahmu’da hangi koşulların
değiştiğini merak ediyorlardı.
TUFAN GELİYOR
Güneş’te fışkıran parlamalar gözlemlediler; Dünya’nın ve Lahmu’nun ağ
güçlerinde bozulmalar vardı. Abzu’nun Ak diyara ( Antarktika) bakan en uç kısmına gözlemlemek için aygıtlar
kurdular. Enki’nin oğlu olan Nergal‘in
ve onun eşi olan Ereşkigal’in sorumluluğuna verildi bu aygıtlar. Ninurta’yı
denizlerin ötesindeki diyara atadılar ki bir gök-yer bağı kursun dağlık
topraklarda.
(Burada ilginç bir ifade var. ‘bir
gök-yer bağı kursun dağlık topraklarda’ Hatırlarsanız Endonezya’da ki depremde
amatör kameralara ilginç gök cisimleri kaydedilmişti. O gök cisimlerinin tam
deprem merkezinin üstünde sabit bir halde bir zaman öylece durduğunu görmüştük,
bu ifade bana tamda bunu hatırlattı! Bilim adamlarının ortak görüşüne göre o
depremde açığa çıkan güç 2.dünya savaşında kullanılan tüm bombalardan daha
büyük bir etkiye sahipti. Okyanus tabanında çıkan deprem büyük bir tusunamiye
sebep oldu ve binlerce kişi suda boğuldu. Bilim adamlarının görüşüne göre O
depremde açığa çıkan güç, aslında tüm dünyayı gezebilecek dalgalar ile küresel
bir felakete sebep olması gerekiyordu fakat kısa bir zaman sonra felaket sanki
sihirli bir el tarafından baskılanmıştı!!. İşte yukarıdaki anlatılan Dünyanın
ve Lahmunun güçlerinde bir değişiklik ile Anunnakilerin harekete geçmesi ve
‘bir gök-yer bağı kursun dağlık topraklarda’ ifadesi bana çok tanıdık geldi)
Lahmu’da huzursuzlanmaktaydı İgigiler; onları yatıştırma görevi Marduk’a verildi.
Güçlüklere sebep olan şey bulunana dek Lahmu’daki ara istasyon korunmalı! Böyle
diyordu önderler Marduk’a. Kısmetleri emreden üçlü birbirlerine danıştılar.
Birbirlerine baktılar. Her biri, diğerleri hakkında, ” ne kadar yaşlandılar”
diye düşünmekteydi. Adapa’nın ölümünün ardından yas tutan Enki aldı ilk sözü.
LİDERLER NE KADAR HIZLI YAŞLANDIKLARINI
KONUŞUYORLAR
Buraya gelişimden beri yüzü aşkın şar geçti, dedi erkek ve kız kardeşine. O zamanlar atılgan bir
önderdim; şimdiyse sakallı, yorgun ve yaşlıyım! Hevesli bir kahramandım bir
zamanlar, komuta etmeye ve maceraya hazır, dedi ardından Enlil. Şimdiyse çocuk
sahibi olmuş çocuklarım var; hepsi de Dünya’da doğdular. Dünya’da yaşlandık ama Dünya’da doğanlar bizden de çabuk yaşlanmaktalar.
Böyle dedi Enlil pişmanlıkla erkek ve kız kardeşine.
Bana gelince, bana
yaşlı koyun ( Özellikle Mısır’da Ninmah koyun yada
inek tasviri ile anlatılmıştır) diyorlar! Böyle dedi Ninmah. Diğerleri gelip giderken ve Dünya’da sırayla görev
yapmaktayken, biz
önderler kaldık da kaldık! Belki de ayrılmanın zamanıdır artık! Böyle dedi Enlil. Bunu çok sık düşündüm, diyordu
Enki onlara. Üçümüzden biri ne zaman Nibiru’ya yeniden gitmek isteyecek olsa,
oraya gelmemizi engelleyen bir söz işittik Nibiru’dan!
Bunu ben de çok düşündüm, diyordu Enlil: Bu Nibiru’da
olan bir şey mi yoksa Dünya’da olan bir şey mi? Belki de farklılaşan hayat
devreleriyle ilgilidir, diyordu Ninmah. İzlemeye ve olanları görmeye karar
verdi üç önder. O sırada meseleyi Kısmet ele aldı, yoksa bu kader miydi? çünkü
bir süre geçtikten sonra Marduk babası Enki’ye geldi. Babası Enki ile çok ciddi
bir meseleyi konuşmak isterdi.
MARDUK YİNE BABASINA SİTEM EDİYOR
Enlil’in
üç oğlu Dünya’da eş seçtiler kendilerine: Ninurta Anu’nun küçük bir kızı olan Bau‘yu
eş aldı; Nannar, Ningal‘i
seçti ve İşkur ise Şala‘yı
aldı. Oğlun Nergal gidip Enlil’in torunlarından biri olan Ereşkigal‘i eş aldı kendisine. Onu öldürmekle tehdit edip
rızasını zorla aldı ondan. İlk oğlun olan benim evlenmemi beklemedi
Nergal. Diğer
dördü bana hürmeten evlenmeyip beklediler. (Küçüğün büyükten sonra evlenmesi büyük evlenmeden
küçüğün evlenmemesi bizdeki töreler, törelerimiz nerden geldiği belli oluyor)
MARDUK BİR DÜNYALI İLE EVLENMEK İSTİYOR
Bir gelin seçmek istiyorum, bir eş almaktır dileğim!
Böyle diyordu Marduk, babası Enki’ye. Sözlerin beni memnun etti, dedi Enki,
Marduk’a. Annen de çok sevinecek buna! Sözlerini hemen Ninki’ye yetiştirmesin
diye elini kaldırıp işaret etti babasına Marduk. İyileştirip imdada yetişen
gençlerden biri mi seçtiğin kız, diye sormaya başladı Enki. Adapa’nın soyundan
o, Nibiru’dan
değil, Dünya’dan, dedi Marduk yavaş
bir fısıltıyla.
Şaşırmıştı Enki, söyleyecek söz bulamadı; ardından
kontrolünü kaybedip şu sözleri haykırdı: Bir Nibiru prensi, ardıllık hakkına
sahip bir ilk oğul mu evlenecek bir Dünyalıyla? Dünyalı değil, senin soyundan
biri, dedi Marduk ona. Göğe alınan Enki-Me’nin bir kızıdır o, Sarpanit‘tir
adı! Enki derhal eşi Ninki’yi çağırttı; Marduk’un anlattıklarını ona aktardı.
Marduk yüreğinin arzusunu anasına, Ninki’ye de
tekrarladı ve şöyle dedi: Enki-Me benimle yolculuk ederken ve ben ona gökleri
ve Dünya’yı öğretirken, bir zamanlar babamın demiş olduğu bir şeye kendi
gözlerimle tanık oldum. Bu gezegende bir ilkel varlığı, bize benzeyecek bir
varlığı oluşturduk adım adım. Suretimizde ve benzeyişimizdedir uygar Dünyalı,
yalnızca uzun ömrü eksik!
Enkime’nin kızlarından birine kapıldım, onunla
evlenmek isterim! Ninki oğlunun sözleri üstünde düşündü. Peki ya o genç
kız, o senin bakışına karşılık verdi mi? Böyle sordu Marduk’a. Elbette verdi,
dedi Marduk anasına. Tartışılması gereken mesele o değil, dedi Enki sesini
yükselterek. Oğlumuz
bunu yapacak olursa, eşiyle asla Nibiru’ya gidemeyecek; Nibiru’daki prenslik haklarından sonsuza dek
vazgeçecek!
MARDUK DÜNYA’DAKİ VE NİBİRU’DA Kİ
HAKLARINDAN VAZGEÇİYOR AMA DÜNYA’DA KRAL OLMAK İSTİYOR
Marduk bu sözleri acı bir gülüşle yanıtladı: Nibiru’da haklarım yok ki, Dünya’da bile
ilk oğulluk hakkım ayaklar altına alındı. Kararım aslında şudur: Dünya’da prensken
bir kral olmak, bu gezegeni yönetmek!
Öyle olsun! Dedi Ninki. Öyle olsun! Dedi Enki de. Gelinin erkek kardeşi Matuşal’ı çağırttılar; Marduk’un dileğinden söz ettiler
ona. Mütevazi davrandı ama neşeye boğulmuştu Matuşal ( Metuşaleh) ve dedi: Öyle olsun!
ENLİL VE NİNMAH EVLİLİĞE KARŞI ÇIKIYOR,
ANU’YA DANIŞILIYOR
Karar Enlil’e açıklandığında, büyük bir
öfkeye tutuldu. Babasının Dünyalılarla çiftleşmesi
başka şey, oğlunun bir Dünyalıya eş olması, ona efendilik bahşetmesi başka bir
şey! Mesele Ninmah’a
anlatıldığında, büyük hayal kırıklığına uğradı o. Marduk bizim genç kızlarımızdan hangisini
istese eş alabilirdi, hatta benim Enki’den doğan kızlarımdan birini bile
seçebilirdi.
ANU MARDUK’A EVLENME İZNİ VERİYOR
Kraliyet töresine göre üvey kız kardeşini eş
almalıydı! Böyle dedi Ninmah. Enlil büyük bir öfkeyle ışınladı meselenin
sözlerini Nibiru’daki Anu’ya: Bu davranış artık çok ileri gitti, buna izin
verilemez, dedi Enlil kral Anu’ya. Nibiru’da Anu danışmanlarını çağırttı, bu meseleyi derhal tartışmaya açtı. Kural
kitaplarında böyle bir meseleye ilişkin kural bulamadılar. Anu alimleri de
çağırttı; meselenin sonuçlarını tartışmaya açtı.
Bu genç kızın atası Adapa Nibiru’da kalamadı,
diyorlardı Anu’ya. Dolayısıyla sonsuza dek yasaklanmalı Marduk’un onunla
birlikte dönüşü Nibiru’ya! İşin aslı şu ki Dünya devrelerine alışmış
olduğundan, Marduk’un dönüşü o olmasa bile imkansız olabilir! Böyle diyordu
alimler Anu’ya; danışmanlar da buna katıldılar. Şu karar ışınlana Dünya’ya dedi
Anu: Marduk
evlenebilir.Ama Nibiru üstünde bir prens
olmayacaktır bundan böyle! Bu karar Enki ve Marduk tarafından kabul edildi;
Enlil de boyun eğdi Nibiru’dan gelen sözlere.
ENLİL MARDUK’U EDİN’DE İSTEMİYOR
Düğün kutlaması yapılsın, izin verin de Eridu’da
olsun, dedi Ninki onlara. Marduk ve gelini Edin’de kalamazlar, diye ilan etti
komutan Enlil. Gel de Marduk’a ve gelinine bir düğün armağanı yapalım..
ENKİ MARDUK’A MISIR’I VERMEYİ TEKLİF
EDİYOR
Edin’den uzakta, başka bir diyarda kendilerine has bir
bölgeleri olsun! Böyle diyordu Enki, Enlil’e. Marduk’un uzaklara yollanmasına
Enlil de içinden rıza göstermekteydi: Hangi topraktan, hangi diyardan söz
edersin, dedi Enlil kardeşi Enki’ye. Abzu’nun üstündeki bölge, yukarı denizin
eriştiği diyar. (Mısır) Sularla Edin’den ayrılmış, gemilerle erişilebilir olan
yer! Böyle dedi Enki, Enlil’e. Öyle olsun! dedi Enlil.
DÜĞÜN HAZIRLIKLARI BAŞLIYOR
Ninki Eridu’da düğün şöleni hazırladı
Marduk ve Sarpanit için. Bakır bir davula
vurup töreni duyurdu onun halkı, kız kardeşleri gelini, eşini yedi tefle
sundular. Eridu’da toplandı büyük bir uygar Dünyalılar kalabalığı; tören onlar
için bir taç giyme töreni gibiydi. Önderimizin düğününü kutlamak için,
Nibiru’nun ve Dünya’nın birliğine tanık olmak için geldik! Çok büyük gruplar
halinde gelişlerini böyle açıkladı İgigiler.
İGİGİLER KIZ KAÇIRMAK
İÇİN DÜNYA’YA GELİYOR
Şimdi bu, İgigilerin Dünyalıların kızlarını nasıl
kaçırdıklarının ve bunu izleyen dertlerin ve Ziusudra‘nın nasıl tuhaf doğduğunun hikayesidir. Lahmu’dan büyük gruplar halinde geldi İgigiler Dünya’ya. Yalnızca üçte biri kaldı Lahmu’da; Dünya’ya indi iki yüzü. Önderleri Marduk’la beraber olmak, onun düğün
kutlamasına katılmak için geldik, diye açıkladılar. Ne Enlil ne Enki bilmiyordu
ki bir
sırları var: Kaçırmak ve çiftleşmekti planları.
Dünya’daki önderlerden habersiz, Lahmu’da büyük bir
grup İgigi bir araya gelip Marduk’a verilen izinden biz de mahrum
edilmemeliyiz, demişlerdi birbirlerine. Istırap ve yalnızlık çektiğimiz yeter,
hiç çocuğumuzun olmayışı son bulsun! Buydu nidaları. Lahmu ile Dünya arasında
gidip gelmeleri sırasında Dünyalıların kızlarını, kendi aralarında Adapit
dişileri dedikleri kızları görmüş ve arzulamışlardı.
Her biri diğerine şöyle dedi: Gelin Adapit dişileri
arasından kendimize
eşler seçelim ve çocuklarımız olsun! Aralarından Şamgaz adlı
biri önderleri oldu. Hiç biriniz kabul etmeseniz de bu işi tek başıma
yapacağım, dedi diğerlerine. Bu günah için bir ceza biçilecekse, bunu hepiniz
için tek başıma üstleneceğim. Birer birer katıldılar bu plana; bir yemin
ettiler bu işi birlikte yapacaklarına.
Marduk’un düğün günü iki yüzü birden iniş yerine indiler. Sedir dağlarındaki büyük platform üstüne
kondular. Oradan Eridu’ya yolculuk ettiler, çalışan Dünyalıların arasından geçtiler. Dünyalılar
kalabalığı ile vardılar Eridu’ya. Marduk ve Sarpanit’in düğün töreni bittiği anda Şamgaz önceden
kararlaştırılan bir işaret verdi diğerlerine. Her bir İgigi bir Dünyalı genç kızı kaptı,
zorla kaçırdılar onları.
KIZLARI KAÇIRAN İGİGİLER EVLİLİKLERİNE
İZİN VERİLMESİNİ İSTİYOR
İgigiler dişilerle birlikte Sedir dağlarındaki iniş
yerine gittiler. Orada kendilerine korunaklı bir yer yapıp önderlere meydan
okudular: Yoksunluk yeter, çocuksuzluk yeter artık! Adapit kızlarıyla
evlenmektir dileğimiz. Buna ya razı olursunuz ya da tüm Dünya’yı ateşle yakar
kül ederiz! Telaşa kapılan önderler, İgigilerin komutanı olan Marduk’tan duruma el koymasını
istediler.
Meseleye ben çözüm arayacaksam eğer, yüreğim İgigilerden yanadır! Böyle dedi Marduk diğerlerine. Benim yaptığım şeyden
mahrum edilemezler! Enki ve Ninmah başlarını sallayıp, gönülsüzce razı
olduklarını bildirdiler. Ancak öfkesi yatıştırılamayan Enlil’di. Bir kötü işin peşinden bir diğeri geliyor; İgigiler
görüp Enki’den ve Marduk’tan zinayı benimsediler. Gururumuzu ve kutsal
görevimizi rüzgara teslim ettiler. Kendi ellerimizle doldurduk bu gezegeni
Dünyalılar kalabalığıyla! Enlil büyük bir tiksintiyle konuştu. İgigiler ve
dişileri çekip gitsinler Dünya’dan! Lahmu’da koşullar çok kötüleşti, hayatta
kalmak imkansız! Böyle diyordu Marduk, Enlil ve Enki’ye. Edin’de kalamazlar,
diye öfkeyle bağırdı Enlil. Büyük bir iğrenme ifadesiyle ayrıldı toplantıdan.
MARDUK İGİGİLERİ MISIR’A ÇAĞIRIYOR
Enlil yüreğinden Marduk’a ve onun
Dünyalılarına karşı planlar geçiriyordu.
Sedir dağlarındaki iniş platformunun üstünde İgigiler ve dişileri korunaklı bir
yerdeydiler. Çocukları oldu, roket gemilerin çocukları denildi onlara. Marduk
ve eşi Sarpanit’in de çocukları oldu. İlk oğlana Asar ve Satu adı verildi. Abzu’nun yukarısında kalan,
kendisine ve Sarpanit’e bahşedilen bölgeye davet etti Marduk İgigileri.
Oğulları için inşa ettiği iki şehirde yaşasınlar, diye
Marduk çağırttı İgigileri. İgigilerden bazısı çocuklarıyla birlikte koyu renkli
diyardaki bu bölgeye geldiler. Sedir dağındaki iniş platformunda kaldı Şamgaz ve
diğerleri. Çocuklarından bazıları doğuya,
uzaktaki yüksek dağlar diyarına gittiler. Marduk’un gücünü Dünyalılarla nasıl
artırdığını dikkatle gözlemliyordu Ninurta.
MARDUK’UN GÜCÜNÜ ARTIRMASINDAN KORKAN
ENLİL KA-İN’İN SOYUNU GÜÇ OLARAK KULLANIYOR
Enki ve Marduk neler tasarlıyorlar, diye sordu Ninurta
babası Enlil’e. Dünya Dünyalılara miras bırakılacak, dedi Enlil, Ninurta’ya.
Git Ka-in’in
çocuklarını bul ve onlarla kendi bölgeni
hazırlamaya başla! Dünya’nın
diğer yanına gitti Ninurta; Ka-in’in çocuklarını
buldu. Onlara nasıl araç gereç yapacaklarını, nasıl müzik çalacaklarını
öğretti. Madenciliğe nasıl girişeceklerini, nasıl eritip arıtacaklarını
gösterdi onlara.
Büyük denizi aşmak için balsa ağaçlarından nasıl sal yapacaklarını anlattı onlara. Yeni bir diyarda bir hakimiyet alanı kurdular; ikiz kuleli bir şehir inşa ettiler orada Denizlerin ötesinde bir
hakimiyet alanıydı bu; yeni gök-yer bağının kurulduğu dağlık
diyar değildi. Edin’de
Lu-Mah ( Lemek) ustabaşıydı; görevi kotaları
dayatmaktı. Dünyalıların
tayınlarını azaltmaktı işi.
ENKİ LU-MAH’IN ( LEMEK ) EŞİNİ BATANAŞ’I
DA DÖLLÜYOR
Eşi Batanaş‘tı; Lu-Mah’ın amcasının kızıydı. Olağanüstü güzellikteydi kız, güzelliği Enki’yi büyüledi. Oğlu Marduk’a haber yolladı Enki: Lu-Mah’ı kendi bölgene
çağırt. Dünyalılara göre nasıl şehir
kurulacağını öğret ona! Ve Lu-Mah
Marduk’un hakimiyet alanına çağırıldığında, Eşi Batanaş’ı sığınak şehir
Şurubak’taki Ninmah’ın evine getirdi ki kızgın Dünyalı kalabalıklarından uzakta
güvende olup korunsun.
Enki derhal Şurubak’taki kız kardeşi
Ninmah’a bir ziyarette bulundu. Batanaş bir meskenin damında
yıkanırken Enki ona sarılıp öptü, tohumunu onun rahmine döktü. Batanaş gebe kaldı. Karnı gerçekten büyüdü.
LU-MAH YENİDOĞANIN DÜNYALILARA
BENZEMEDİĞİNİ GÖRÜR
Şurubak’tan haber yolladı Lu-Mah’a;
Edin’e dön, bir oğlun oldu. Edin’e, Şurubak’a
döndü Lu-Mah; Batanaş
oğlunu gösterdi ona. Teni kar gibi beyazdı, saçı yün renginde.
BATANAŞ OĞLANIN LU-MAH’TAN OLDUĞUNU
SÖYLÜYOR
Matuşal gelip Batanaş’a, yeni doğan oğlanı gördü,
benzeyişine pek şaşırdı. Oğlanın babası İgigilerden biri mi? diyerek gerçeği
istedi Batanaş’tan Matuşal. Eşin Lu-Mah’a derhal açıkla gerçeği, bu onun
oğlu mu değil mi? İgigilerden hiçbiri oğlanın babası değil; hayatım üstüne
yemin ederim! Böyle yanıtladı Batanaş. Matuşal dönüp oğlu Lu-Mah’a gitti,
sakinleştirmek için omzuna attı kolunu.
Bu oğlan bir muamma ama bu tuhaflığıyla sana bir işareti
gösteriyor. Eşsiz bir çocuk, kader tarafından eşsiz bir görev için
seçilmiş. Hangi görev, dersen bilmem; zamanı
geldiğinde bilinecektir. Böyle diyordu Matuşal, Lu-Mah’a; Dünya’da olanları ima
ediyordu. O günlerde Dünya’da çekilen ıstırap giderek artmaktaydı. Günler
serinleyip soğudu; gökler yağmuru tutup salmadılar.
(Yaratılış 5; 28- Lemek 182 yaşındayken bir oğlu oldu.
29- “Rab’bin lanetlediği bu toprak yüzünden çektiğimiz eziyeti, harcadığımız
emeği bu çocuk hafifletip bizi rahatlatacak ” diyerek çocuğa Nuh adını verdi.)
YENİDOĞANIN ADI ZİUSUDRA ( NUH)
KONULUYOR
Tarlaların ürünleri zayıfladı, ağıllarda
dişi kuzular azaldı. Sana doğan oğul, izin ver de
yaklaşanın erteleneceğine dair bir işaret olsun. Matuşal böyle dedi oğlu
Lu-Mah’a. Adın
Tehir koyasın. Matuşal’a ve Lu Mah’a hiç açmadı Batanaş oğlunun sırrını. Ziusudra adını
verdi ona. (Ünlü Nuh peygamber) Uzun parlak yaşam günlerinden olan
anlamına; Şurubak‘ta yetişti.
TUFANA DOĞRU GİDERKEN ZİUSUDRA (NUH)
EVLENİR VE ÜÇ OĞLU OLUR
Ninmah çocuğa korumasını ve sevgisini
bahşetti. Ona çokça anlayış verdi, bilgiyle
donattı onu. Enki
de çocuğu çok sevdi, Adapa’nın yazılarını okumayı öğretti ona. Genç bir adam olana dek oğlan rahiplik törenlerini nasıl takip edip
uygulayacağını öğrendi. Yüz onuncu şarda doğdu Ziusudra (
396.000. yıl). Şurubak’ta yetişip büyüdü ve Emzara ile
evlendi; kadın
ona üç oğlan doğurdu. (Sam, Ham, Yafes.
Tevratta geçen Nuh yani Ziusudra’nın baba ve dede adları yani Matuşal ve Lu-mah
(Lemek) birebir aynıdır.) Onun günlerinde Dünya’daki ıstıraplar iyice arttı; kuraklıklar ve salgın hastalıklar Dünya’yı kötü
etkiledi. ( Yaratılış 5; 32- Nuh 500 yıl
yaşadıktan sonra Sam, Ham, Yafet adlı oğulları doğdu. )
DÜNYALILARIN HER YERDE SEKS YAPMASI VE
BAĞRIŞMALARI ENLİL’İ RAHATSIZ EDİYOR
Şimdi
bu, Tufandan önce ve Dünya’nın başına gelen musibetlerin ve gizemli Galzu‘nun
yaşam ve ölüm kararlarına nasıl gizlice yol gösterdiğinin hikayesidir.
İgigilerin ve Dünyalı kızların birleşmeleri Enlil’i çok ama çok rahatsız
etmekteydi. Marduk’un bir Dünyalı kızla evlenmesine çok üzülmüştü Enlil. Onun gözünde artık Anunnakilerin Dünya görevi
sapkınlaşmıştı. Uluyan,
bağıran Dünyalı kalabalıklar onun için bir lanetlenme haline geldi.
ENLİL DÜNYALILARA YARDIMA İZİN VERMİYOR
Dünyalıların bildirdikleri şeyler üstüne üstüne gelip
yüreğini sıkıyordu. Çiftleşmeleri
uykumdan ediyor beni! Böyle diyordu Enlil diğer önderlere.
Ziusudra’nın günlerinde kuraklıklar ve salgın hastalıklar Dünya’yı kötü
etkiler oldu. Ağrılar, baş dönmesi, titremeler,
ateşlenmeler Dünyalıları etkisi altına aldı. İzin ver de Dünyalılara şifayı
öğretelim, kendilerini nasıl sağaltacaklarını öğrensinler! Böyle diyordu
Ninmah. Topraklarda, pınarlarından sular
yükselmedi, toprak rahmini kapattı, yeşillikler fışkırmadı. İzin ver de Dünyalılara gölet ve kanal
inşa etmeyi öğretelim, denizlerinden balık ve besin sağlamayı öğretelim. Böyle
diyordu Enki diğer önderlere. Men ederim böyle bir işi, dedi Enlil, Enki’ye.
ZİUSUDRA ENKİ’DEN YARDIM İSTİYOR
Bırak Dünyalılar açlıktan, salgın
hastalıklardan kırılıp yok olsunlar. Men ederim böyle bir işi, diyerek tersledi onun yalvarışlarını. Bir şar boyunca tarlalardaki otları yedi
Dünyalılar. İki şar, üç şar boyunca Enlil’in öcünden çektiler. Dünyalıların yayılıp yaşadıkları Şurubak’ta, Ziusudra’nın kentinde ıstırap dayanılmaz
hale geldi. Dünyalıların sözcüsü olup Eridu’ya
doğru yola
çıktı Ziusudra. Efendi Enki‘nin
evine çevirdi yolunu, efendisini
adıyla çağırdı.
Yardım edip kurtarması için yalvardı ona; Enlil’in emirleriyle bağlanmıştı Enki’nin eli kolu. O günlerde Anunnakiler de kendi hayatlarından
endişelenmekteydiler. Kendi tayınları da azalmıştı;
Dünya’nın değişimleri sebebiyle onlarda kötü etkileniyorlardı. Dünya’da da
tıpkı Lahmu’daki gibi mevsimler düzensizleşmişti. Bir şar boyunca, iki şar
boyunca incelendi göksel turlar Nibiru’dan.
NİBİRU GÜNEŞ SİSTEMİNİN DENGESİNİ ALT
ÜST EDİYOR, TUFAN YAKLAŞIYOR
Gezegenlerin kaderlerindeki tuhaflıklar izlendi
Nibiru’dan. Güneş’in
yüzünde kara lekeler beliriyordu, yüzünden alevler fışkırıyordu. Kişar (
Jüpiter) da yaramazlıklar yapmaktaydı, ordusu mevkisini yitirdi, turları baş
döndürür oldu. Dövülmüş bilezik ( Asteroid kuşağı)
görülmeyen ağ güçlerince bir çekilip bir itilmekteydi. Bilinmez, anlaşılmaz
nedenlerden dolayı huzursuzdu Güneş’in ailesi. Göksel varlıkların kaderlerine baskın
çıkmıştı nahoş kısmetler!
Nibiru’da alimler uyarıda bulundular, insanları
meydanlarda topladılar. Her şeyin yaratıcısı, ilksel günlere dönmekteydi
gökler. Her şeyin yaratıcısı öfkeli! sesleri yükseliyordu bağıran insanlar
arasından. Musibetler giderek artmaktaydı Dünya’da. Korku ve kıtlık kaldırmıştı
başlarını. Üç şar boyunca, dört şar boyunca gözlemlendi Ak diyara ( Antarktika) bakan aygıtlar.
ANTARKTİKA ERİMEYE BAŞLIYOR
Nergal ve Ereşkigal Ak diyarın karlarında garip gürlemeleri kaydettiler. Ak
diyarı örten kar, buz kaymaya başladı! Böyleydi Abzu’nun ucundan gelen rapor.
Denizleri ötesindeki diyarda sığınağında Ninurta’nın önceden haber veren
aygıtları kuruluydu. Dünyanın dibindeki sarsıntılar ve asabiyeti aygıtlarıyla
belirledi. Garip bir durum yaklaşmakta! Böyle dedi Enlil, Nibiru’daki Anu’ya
uyarı sözleri yolladı.
NİBİRU’DAKİ BİLİM ADAMLARI TUFANI HABER
VERİYOR
Beşinci şar boyunca, altıncı şar boyunca
bu olay giderek güçlendi. Nibiru’da alimler uyarıda bulundular, yaklaşan afete dair krala önceden uyarıda
bulundular. Nibiru bir sonraki geçişinde Güneş’in
yakınlarından, Dünya Nibiru’nun ağ gücüne maruz kalacak. Lahmu kendi turları üstündeyken Güneş’in diğer
tarafında bir durak alacak. Nibiru’nun ağ gücüne karşı hiç bir koruma olmayacak
göklerde.
Kişar ve
ordusu huzursuzlanacak, Lahamu ( Venüs) da sarsılıp yalpalayacak. Dünya’nın büyük aşağısında,
Ak diyarın kar buzunun sabitliği gevşiyor. Nibiru bir sonraki geçişinde Dünya’nın
en yakınından , Ak diyarın kar buzu üstünden kayıp kopacak. Bir su afetine yol açacak: Kocaman bir dalga, bir Tufan ile kaplanacak Dünya!
Nibiru’da büyük bir dehşet yaşanmaktaydı; Nibiru’nun kendi kısmeti de belirsizdi.
DÜNYA’DA VE LAHMU’DA BOŞALTMA İŞLEMİNE
BAŞLANIYOR
Kral, alimler ve danışmanlar Dünya ve Lahmu hakkında
çok endişelendiler. Kral ve danışmanları bir karara vardılar: Dünya’nın ve
Lahmu’nun boşaltılması hazırlıklarına başlana! Abzu’da altın madenleri kapatıldı, oradaki Anunnakiler Edin’e geldiler. Bad-Tibira’da
eritip arıtma işleri durdu; tüm altın Nibiru’ya yollandı. Boşaltmaya hazırlık
olsun, diye boş ve hızlı bir göksel araba filosu Dünya’ya geri döndü.
SAHNEYE GALZU ÇIKIYOR (Bu kısımda karşımıza çıkan
Galzu adlı kişi sizinde şahit olacağınız gibi gizemli bir kişilik sergiliyor,
Enki Enlil Ninmah üzerindeki etkisi ve Tufan olayındaki hakimiyeti bu
kişinin bir melek olduğu izlenimi vermekte, halk arasındaki tabiri HIZIR dır.)
Nibiru’da izlenmekteydi göksel işaretler;
kaydedilmekteydi Dünya’daki titremeler. Tam o sıralarda göksel arabalardan
birinden indi ak sakallı bir Anunnaki, GALZU idi adı; Büyük bilici. Görkemli
adımlarla Enlil’e doğru ilerleyip ona, Anu’dan gelen mühürlü bir mesaj verdi.
Kralın ve meclisin tam yetkili elçisi Galzu’yum ben, dedi Enlil’e. Şaşırmıştı
Enlil onun gelişine; öncesinde Anu’dan buna dair bir söz gelmemişti. Enlil
mührünü inceledi Anu’nun; sağlam ve sahiciydi. Nibru-ki’de incelendi tabletteki
mesaj; şifrelenişi güvenilirdi. Galzu kral ve meclis adına konuşmakta, onun
sözleri benim buyruklarımdır! Böyle diyordu Anu’dan gelen mesaj. Enki’nin ve
Ninmah’ın da çağırtılmasını talep etti Galzu. Onlar gelince Galzu, neşeyle
gülümsedi Ninmah’a.
GALZU NİBİRU’YA DÖNENLERİN UYUM
SAĞLAYAMAYIP ÖLECEĞİNİ SÖYLÜYOR
Aynı okuldanız, aynı yaştayız seninle, dedi ona.
Ninmah bunu hatırlayamadı; gelen elçi sanki oğluymuş gibi gençti, kendisi ise
kocamış anası gibi. Açıklaması çok basit, dedi Galzu ona: Bizim kışlarımızın
uyuklamayla geçen yaşam devreleri sebep olmakta buna! Aslında görevimin bir
kısmı bu meseleyle ilgili,; boşaltma hazırlığında ise var bir sır. Dumuzi’nin
Nibiru’da kalışından başlayarak Nibiru’ya dönen Anunnakiler incelendiler.
Dünya’da en uzun süre kalanlar en kötü biçimde etkilenmiş olanlardı: Bedenleri
artık Nibiru’nun devrelerine uyum göstermiyor. Uykuları huzursuz, gözlerinin
feri sönüyor, Nibiru’nun ağ gücü yürüyüşlerini ağırlaştırıyor. Akılları da kötü
etkilenmiş; gelen oğullar, arkalarında kalan ana babalarından da yaşlılar!
Yoldaşlarım, dönenleri çok çabuk yakalıyor ölüm; bu konuda sizi uyarmaya
geldim!
GALZU ÜÇ LİDERİN DÜNYA’DAN NİBİRU’YA
DÖNERSE ÖLECEĞİNİ SÖYLÜYOR
Dünya’da en uzun süreyle kalmış olan üç önder hiç
konuşmadı, sessiz kaldılar. İlk konuşan Ninmah idi: Bu beklenen bir şeydi,
diyordu. Bilge olan Enki de onun sözlerini destekledi: Bu zaten gayet
açık, dedi. Enlil ise kızgınlığın pençesindeydi: Önce Dünyalılar
giderek bize benzediler, şimdi ise biz giderek Dünyalılara benzeyip bu
gezegende hapis kaldık ha! Tüm bu görev bir kabusa döndü; Enki ve
Dünyalıları sayesinde efendiyken köleye döndük!
Galzu merhametle dinledi onun bu patlayışını. Üstünde
düşünülecek çok şey var gerçekten de, dedi. Nibiru’da çok derinden düşünüldü,
içe dönülüp derin sorular ortaya atıldı: Nibiru’nun kısmeti her ne
idiyse, her şeyin yaratıcısı her neyi istediyse bunun olmasına mı izin
verilmeliydi? ‘Yoksa Dünyaya
geliş her şeyin yaratıcısının planıydı ve biz de farkında olmayan elçiler
miydik?’ (İşte bu tastamam gerçeğin kendisini bir
itiraf ettirmedir)
Bu tartışma, yoldaşlarım, sürecek! Böyle
diyordu Galzu onlara. Artık Nibiru’dan verilen gizli emri açıklayayım: Siz üçünüz Dünya’da kalacaksınız,
Nibiru’ya dönerseniz ölürsünüz! Göksel
arabalara binip Dünya çevresinde çember çizip felaketin yatışmasını bekleyeceksiniz.
Diğer her bir Anunnaki’ye buradan ayrılmak veya felaketin yatışmasını beklemek
seçeneği sunulacak.
ENLİL DURUMU TÜM ANUNNAKİLERE AÇIKLIYOR
Şimdi
bu, Anunnakilerin Dünya’yı terk etmeye nasıl karar verdiklerinin ve insanlığın tufan sırasında ortadan
kalkmasına izin vermeye nasıl yemin ettiklerinin hikayesidir.
Anunnaki ve İgigi komutanlarını çağırtıp Enlil, Nibru-ki’de bir meclis topladı. Önderlerin oğulları ve onların çocukları da
toplantıya katıldı. Enlil yaklaşan afetin sözlerini onlara bir sır olarak
açıkladı.
Dünyalıları eş almış İgigiler ise ayrılmak ile eşleri arasında bir seçim yapmak zorundalar: Marduk’un eşi Sarpanit dahil hiç bir Dünyalının Nibiru’ya yolculuk
etmesine izin verilmeyecek! Geride kalıp neler olacağını
görmek isteyenlerin hepsi göksel arabalara sığınmalılar! Diğerlerine gelince,
Nibiru’ya yola çıkmak için derhal buradan ayrılmalılar! Böyle açıkladı Galzu,
Nibiru’nun gizli buyruklarını önderlere.
Dünya görevinin sonu acı oldu, dedi
onlara büyük bir üzüntüyle. Nibiru’ya gitmek için hazır bekleyen göksel
arabalara binmek isteyenler tahliye edilecekler ama Dünyalı eş aldılarsa eğer,
eşleri olmadan gitmeliler. Eşlerine ve çocuklarına bağlanmış olan İgigiler, onlar
Dünya’nın en yüksek zirvelerine çıkıp kaçsınlar! Kalmayı seçen bir kaç Anunnaki olan bizler, gök
gemilerinin içinde Dünya’nın göklerinde kalacağız.
HERKES SEÇİMİNİ YAPIYOR
Afetin geçmesini bekleyip Dünya’nın
kısmetine tanık olacağız! Komutan olarak kalmayı ilk seçen ben oluyorum! Böyle
diyordu Enlil. Diğerlerinin neyi seçeceği kendilerine kalmış! Babamla kalıp
afetle yüzleşmeyi seçiyorum! Böyle ilan etti Ninurta. Tufandan sonra
okyanusların ötesindeki diyara geri döneceğim! Enlil’in Dünya’da ilk doğan oğlu
olan Nannar tuhaf bir dilekte bulundu.
Tufanın yatışmasını Dünya semalarında değil de Ay’da
beklemek; buydu dileği. Enki meraklanıp şaşırdı, Enlil’in aklı karıştı ama bu
dileği onayladı. Enlil’in en küçük oğlu İşkur’un kararı da babası ile birlikte
Dünya’da kalmaktı. Nannar’ın Dünya’da doğan ikiz çocukları Utu ve İnanna da
kalacaklarını ilan ettiler. Kalmayı ve Dünya’yı terk etmemeyi seçmiş olan Enki
ve Ninki de gururla açıkladılar kararlarını.
İgigileri ve Sarpanit’i terk
etmeyeceğim, dedi Marduk öfkeyle.
Enki’nin diğer oğulları da kalmayı seçtiklerini açıkladılar birer birer: Nergal
ve Gibil, Ninagal ve Ningişzidda ve Dumuzi de. Tüm gözler Ninmah’a döndü; o da
gururla açıkladı kalmayı seçtiğini: Hayatımın eseri burada! Yarattıklarımı,
Dünyalıları terk etmeyeceğim! Onun sözleri Anunnakiler ve İgigiler arasında bir
feryada sebep oldu; Dünyalılara neler olacağını sordular.
DÜNYALILARIN KADERİ KONUSUNDA ENLİL VE
ENKİ KAVGA EDİYORLAR
Bırakın da Dünyalılar iğrençlikleri yüzünden yok olup
gitsinler, diye açıkladı Enlil. Ellerimizle yarattık harikulade bir varlık,
yine tarafımızdan kurtarılmalı, diye bağırdı Enki, Enlil’e. Enlil bağırıp şu
sözlerle tersledi onu: Daha en başından beri, alınan kararları her defasında
değiştirdin! İlkel işçilere üreme yeteneği verdin, onlara bilmeyi bahşettin!
Her şeyin yaratıcısının güçlerini kendi eline aldın. (Enlil hep Hezayan dolu
bilgelik sahibi, Kendilerinin en önemli bir sebep yüzünden orada bulunduklarını
kavrayamamış durumda. Tek gerçeği dünyanın hazinesi olan altını Niburuya
postalamak. Arka planda işletilen mantığı bir türlü çözemiyor.)
Sonrasında bunu bile iğrençliklerinle kirletip
karaladın. Zina
yaptın ve Adapa doğdu; onun soyuna anlayışı bahşettin! Onun çocuğunu alıp göklere çıkardın, onlarla bilgeliğimizi paylaştın! Her kuralı yıktın,
kararları ve buyrukları çiğnedin. Senin yüzünden oluştu uygar Dünyalı ve kardeş
kardeşi öldürdü. Oğlun Marduk yüzünden İgigiler de ona özenip Dünyalılarla
evlendiler.
ENLİL DÜNYALILARI KURTARMAYACAKLARINA
DAİR HERKESTEN YEMİN İSTİYOR
Kim Nibiru’dan gelen efendi, yalnızca kime ait Dünya
artık hiç kimse bilmiyor bunu!Yeter! Yeter, diyorum tüm bunlara. İğrençlikler devam edemez artık! Bilinmeyen bir
kader sayesinde bir afet mukadder kılınmışken, bırakın da olacak olan olsun! Böyle açıkladı Enlil kızgın ve bıkkın. Olayları engellemeden yaşanmasına izin
vereceklerine dair tüm önderlerden yemin etmelerini istedi Enlil.
Sessizlik yeminini ilk eden Ninurta’ydı; Enlil’in yanında olan herkes de onu izledi. Enki’nin
oğullarından ilk yemin eden Nergal‘di;
Enki’nin diğer oğulları da onu izlediler. Buyruğuna boyun eğerim,
dedi Marduk, Enlil’e. Ama yemininin değeri neydi? İgigiler
eşlerini terk edeceklerse eğer, Dünyalılar arasında korku yayılmaz mı? Ninmah gözyaşları
içinde fısıldadı yeminini.
Enlil, erkek kardeşi Enki’ye baktı. Kralın ve meclisin
dileği bu, dedi ona. Beni niye bir yeminle bağlayacaksın ki diyerek sordu Enki,
kardeşi Enlil’e. Kararını vermişsin, Dünya’da bu bir buyruk! Sel sularına set
çekemem; Dünyalılar kalabalığını kurtaramam ki! Beni bir yeminle niye bağlamak
istersin? Böyle sordu Enki, kardeşine. Sanki kısmetin emriymiş gibi her şeyin
öylece yaşanmasına izin vereceksek, bunun Enlil’in kararı olduğu bilinsin.
TAHLİYE İŞLEMİNE BAŞLANIYOR
Bu sorumluluk sonsuza dek yalnızca Enlil’indir! Böyle
açıkladı Enki herkese. Sonra ayrıldı Enki toplantıdan; Marduk da onunla
birlikte çıktı. Enlil buyruklar yağdırıp toplananlar arasında düzen sağladı.
Yapılması gerekenler için sağlam ve kesin kararlar belirledi. Ayrılıp
gidecekler ile kalacakları gruplara ayırıp düzenledi. Gruplara yer tayin etti,
toplanacak ekipmanı ve binilecek arabaları belirledi.
İlk yola çıkacaklar, Nibiru’ya dönecek olanlardı.
Çokça kucaklaşma ve el sıkışmadan, neşeyle karışmış üzüntüden sonra göksel
arabalara bindiler. Sippar’dan kükreyerek yükselip süzüldü araçlar birbiri
ardından. Arkada kalanlar ilk başta güvenle yol alın, diye bağırdılar ama sonra
kesildi haykırışlar. Nibiru’ya giden gemilerin fırlatmaları tamamlandıktan
sonra, Marduk ve Dünyalı eşleri olan İgigilere geldi sıra.
MARDUK İGİGİLERLE KONUŞUYOR
Marduk onların hepsini iniş yerinde
topladı ve bir seçim yapmalarını istedi:
Kendisi ve Sarpanit’le, iki oğlu ve kızlarıyla birlikte Lahmu’ya gelip afetin
yatışmasını orada bekleyebilirler veya Dünya’nın uzak dağlık diyarlarına
dağılıp Tufandan kaçmak için güvenli bir sığınak bulabilirlerdi. Daha sonra
Enlil geride kalanları hesapladı ve onları gruplar halinde arabalara tayin
etti.
Ninurta’yı Dünya’nın gümbürtülerine dair bilgi vermesi için
okyanusların ötesindeki dağlık diyarlara yolladı Enlil. Nergal’e ve Ereşkigal’e Ak diyarı gözlemleme işini
verdi Enlil. Dünyalıların üşüşüp
saldırmasına karşı muhafızlık etme, geçişleri kapama, engeller ve maniler dikip
sağlamlama işini İşkur‘a verdi Enlil. Tüm hazırlıkların merkezi göksel
arabalar yeri olan Sippar’dı.
KAYIT TABLETLERİ İLERDE BULUNSUN DİYE
DÜNYA’NIN DERİNLİKLERİNE GÖMÜLÜYOR
Kaderler tabletlerini Nibru-ki’den Sippar’a
taşıdı Enlil; orada geçici bir gök-yer bağı kurdu. Sonra erkek
kardeşi Enki’ye seslendi Enlil; ona şöyle diyordu. Olur da afetten sağ salim kurtulunabilirse,
olup biten her şeyin hatırlanması için kayıtlar tabletlerini Sippar’da, Dünya’nın derinliklerine güvenle gömelim ki bir
gezegenden gelenlerin diğer gezegene neler yaptıkları gelecek günlerde
açığa çıkartılabilsin! (Öyle
görülüyorki o kayıtlar bulunmuş işte okumaktayız) Enki erkek kardeşinin sözlerini
onaylayıp kabul etti. ME’leri ve diğer tabletleri altın
sandıklara sakladılar. Sippar’da, Dünya’nın derinliklerine gömdüler
gelecek nesiller için. Artık
hazır olan önderler ayrılma işaretini bekliyorlardı. Büyük turu üstünde yol
alan Nibiru’nun yaklaşmasını ürküntüyle izlediler. Tam o endişeli bekleyiş
sırasında Enki, kız kardeşi Ninmah’a seslendi. Şöyle diyordu Enki ona:
ENKİ NİNMAH’A DÜNYA’DA YAŞAYAN
CANLILARIN TOHUMLARINI TOPLAYIP KORUMAYA ALMAYI VE SONRA TEKRAR ÇOĞALTMAYI
TEKLİF EDİYOR (Enkinin bu seslenişi Maceranın devam
edecek olduğunu gösteriyor)
Kaynak:http://www.kuran19.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderene aittir.